Gelişmiş Arama
Ziyaret
7299
Güncellenme Tarihi: 2012/04/03
Soru Özeti
“Envaru’l-muşa\'şa’in” kitabında Hıdır Dağı ve Cemkeranla ilgili imam Ali’den (a.s.) bir hadis rivayet edilmiş. Bu hadis sahih midir? Ve İmam\'ın Kerametlerinden sayılıyor mu?
Soru
Merhaba, Allah kolaylık versin, “Envarul-Muşa\'şa’in” kitabından nakledilerek aşağıdaki şekliyle bir hadisi şerifi bir kaç sitede gördüm. Hadisin tam metnini baştan sona kadar büyük bir ilgiyle öğrenmek istiyorum. Ancak söz konusu kitaba olaşamıyorum. Lütfen eğer mümkünse söz konusu hadisin aslını kâmil bir şekilde benim için gönderiniz. Bu hadis Müminlerin Emiri olan Hz. Ali’den (a.s.) nakledilmiştir. Hadisin bazı bölümleri şöyledir: “Hulasatu’l – buldan” adlı kitabında Şeyh Saduk\'un telifi olan “Munisu’l – hezin” adlı kitabından sahih ve mu\'teber bir senetle bu hadis rivayet edilmiştir. İmam Ali (a) Huzeyfeye hitaben şöyle buyurdu: \"Ey Yemani oğlan! Zuhurun ilk başında, Kaimi ali Muhammed (s.a.a.) (yani hz. Mehdi (a)), kendisine Kum denilen şehirden zuhur edecek ve halkı hakka davet eder. Doğudan ve batıdan tüm yaratıklar o şehre yöneleceklerdir. İslam dinin yenilenecektir. Ey Yemani oğlan! Bu yer, kutsal bir yerdir. Bütün çirkinliklerden beridir. İmareti, (alanı) yedi çarpı yedi (7x7) fersangtir. Sancağı, beyaz bir dağa dikilecektir. (son zamanlarda müşahede edilen şu ki bazıları Kum kentinde bulunan \"Hızır Dağının\" bu beyaz dağın misdakı olduğunu söylüyolar). Bu dağ Mescidin kenarında olan eski bir köye ve eski bir köşke –ki bu köşk Mecusların köşküdür- yakındır. Bu mekâna “Cemkeran” derler. O, mescidin minaresinin dibinden çıkacaktır. Gebrelerin (Zerdüştlerin) ateşhanesinin bulunduğu yere yakın…\" Bu hadisten anlaşılıyor ki, Sehle mescidi Hz. Bakiyetullah\'ın (a.f.) zuhuru döneminde hazretin kendisi için bir karargâh merkezi olacaktır. Kutsal Cenmkeran Mescidi de zuhur döneminde önemli bir yere sahip ve Mehdi\'nin (a.f) bir diğer karargâh ve kampı olacaktır. Rahmetli Katuziyan hadisin tam metnini verdikten sonra şerhini ve yorumunu yaparak hadiste geçen beyaz dağ, “Kasri Mecus” ve hadiste geçen diğer kavramları çok detaylı bir şekilde açıklamıştır. Biz konu fazla uzamasın diye onun yapmış olduğu detaylı açıklamalarını zikretmedik. Aziz okuyucuların bildiği gibi “ilham edilmiş hadisler” (mulahim hadisler) senet açısından çok dakik bir şekilde araştırmaya gerek duymuyorlar. Çünkü vahyin kaynağıyla bağlantısı olan Masumlardan (a.s.) başka kimse, senelerden sonra gerçekleşecek bir haberi veremezdi. Müminlerin Emiri Hz. Ali\'nin (a.s.) Cemkeran mescidi hakkında Hüzeyfe\'ye haber verdiği o günde Hicaz ve Irak bölgelerinde pek az kimse Kum\'un adını duymuştu. Bu sebeple bir çok hadiste Kumdan bahis edilirken \"Rey\'in yakınlarında bir yer\" olarak ifade edildiğini görmekteyiz. Ta ki bu şekilde İmamların (a.s.) eshabı için, Kum Şehrinin coğrafyası birazda olsa açıklanmış ve belli olmuş olsun. Buradan hareketle Hicaz halkından bir kimsenin “Cemkeran” ismini, Kum\'un köylerinden biri olarak işitmiş olmasının ihtimali verilemez. Teşekkürler/Mehdi
Kısa Cevap

Her nekadar böyle bir hadisi, kesin bir dille inkâr edilemez ama hali hazırda, bu hadisi sadece Müminlerin Emiri'nin (a.s.) hayatından bin sene fasılayla yazılmış olan kitaplarda görebiliriz. Üstelik "Envarul-Muşe'şein" gibi sonradan yazılan kitablarda da senedi dikkatlice beyan edilmeden Şeyh Saduk'un bir kitabına (Munisu'l-Hazin) nisbet verilmiş. Mezkûr kitap elimizde olmadığı gibi çeşitli delillerle, bu hadisin Şeyh Saduk'a nisbet verilmesinde de ciddi kuşkular var olmaktadır.

Bu temelde hadis bilgisi açısından bu rivayet fıkhi, tarihi, kelami... bir hükmün dayanağı yapılamaz.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzda değindiğiniz rivayetin senedi, sırasıyla "Envaru'l-Muşa'şa'in", "Hulasatul-Buldan"  ve "Munisu'l-Hazin" kitaplarına dayanır. Bu rivayet hakkında daha iyi bilgi edinmek için öncelikle bu kitapların her birine kısa bir tahlil yapıp daha sonra gereken neticeye ulaşalım:

1- Farsça yazılan "Envaru'l-Muşa'şa'in fi beyani Şerafeti Kum vel-Kumiyyin" kitabı üç cilt olup Kum şehrinin tarihiyle ilgilidir. Bu kitabta Kum'un tarihi konularının yanı sıra, bu şehirde yaşamış olan imamzadelerin ve ravilerin hayatı da ele alınmıştır. Kitabın yazılış tarihi yaklaşık yüz sene öncedir.

2- "Hulasatu'l-Buldan" kitabı da yaklaşık üç yüz yıl önce yazılmıştır. Bu eserde Kum şehrinin tarihini ele almakta ve bir önceki kitabın kaynaklarından sayılır.

3- Sorunuzda geçen rivayet, bin yıl önce vefat eden Ebu Cafer Muhammed b. Ali b. Babeveyh ve Şeyh Saduk olarak tanınan ünlü alime nisbet verilmiştir. Şeyh bu rivayeti "Munisul-Hazin" kitabında nakletmiştir. Ancak bilinmesi gerekir ki, kitap tanıtımı hakkında eser yazmış olan Necaşi ve Şeyh Tusi gibi büyük Şia âlimleri Şeyh Saduk ve yazdığı eserler hakkında bilgi verirlerken  "Munisul- Hazin" ismini taşıyan bir kitabının var olduğundan söz etmemişlerdir. Sonradan gelen İbni Şehri Aşup ve İbni Tavus gibi Şia'nın önde gelen bilginleri de Saduk'un böyle bir kitabının var olduğundan bahis etmemişlerdir.

Elbette İbni Şehri Aşub'un manakibinde "Munisul-Hazin"den nakledilmiş bir rivayet vardır. Ancak ona göre bu kitabın yazarı Şeyh Seduk değildir, bilakis "Muhammed Fetal-i Nişaburi" adında bir şahıstır. Diğer taraftan mezkûr kitabın sahibinin kim olduğunu da bir yana bırakırsak, içeriği ve senedine bakarak adı geçen rivayet hakkında hüküm vermek için yardımcı olacak bu kitabın hiç bir nushası elimizde yoktur. Bu beyanlardan hareketle şu noktaları mulahaza buyurun:

 

Bu rivayeti şimdilik, son yüzyıllarda yazılmış olan eserlerden "Envaru'l-Muşa'şa'in" adlı kitapta bulabilirsiniz. Bu kitapta mevcut olan rivayetlerin tek başına isnat bakımından (kesin bir şekilde realiteye ters olduğunu söylememekle birlikte) hiç bir değeri yoktur. Bütün hadisleri toplama hedefiyle yazılan "Biharu'l-Envar" gibi oldukça geniş ve kapsamlı olan hadis kitaplarında da bu rivayete işaret edilmemiştir. "Munisul-Hazin" kitabının Şeyh Saduk'a intisabı son derece kuşkuludur. Böyle bir intisabın sıhhatı farz edilse bile,"Envarul-Muşa'şa'in" kitabının kaynağı olan "Hulasatul-Buldan" kitabıyla rivayetin içinde bulunduğu iddia edilen "Munisul-Hazin" kitabı arasında  yedi yüz yıl zaman farkı söz konusu ve buna ilaveten bu kitabın sahibini Şeyh Saduk'a ulaştıracak senet zinciri elimizde yoktur. Sorunuzda geldiği gibi sonradan yazılan kitaplarda rivayetin senedinin sahihliğinden söz edilmiştir. Ancak senet açıklanmadığı için sahih olup olmadığı konusu hakkında bir şey denilemez ve tartışılamaz. Masumların (a.s.) dönemine çok yakın bir zamanda telif olunmuş dört kitap gibi muteber eserlerde bir rivayet senedsiz bir şkilde bulunduğu takdirde din âlimleri, başka delillerin desteklediği konular dışında bu senedsiz hadise istinat ederek kesin hiçbir hüküm vermezler. Senetsiz olarak bin yıldan sora yazılmış bir kitapta bir rivayete dayanıp hüküm verilmesi çok zordur. Üstelik muteber ve elimizde bulunan kaynaklardan her hangi bir kaynağa da isnat edilmemiştir. Yukarıdaki konuları dikkate alarak diyebiliriz ki; hadis bilgisinin ortaya koyduğu ilkeler temelinde bu tür rivayetlere istinatla hiçbir tarihi, fıkhi, kelami...mesele ispatlanamaz. Geçerli ve mustedel olan hiç bir kitapta bu tür rivayetlere dayanarak oluşmuş olan bir görüşü bulamazsınız. Ancak bununla birlikte kati ve kesin bir biçimde böyle bir hadisin inkâr edilmesi gerekir şeklinde bir iddiada bulunmak ta doğru değildir. Son olarak aşağıdaki noktaları hatırlamak faydalı olacaktır:

1. Bu hadisin Arapça metni elimizde yoktur.

2. Sonradan yazılan kitapların dışında başka kitaplarda bu Hadisin bulunur ispatlanırsa Müminlerin Emiri olan hz. Ali'nin (a.s) bir mucizesi olduğu şeklinde kabul edilebilinir.

3. Bu tür rivayetler eğer bazı yerlerde delil olamıyor ise de bazı yerlerde teyit amaçlı kendilerinden istifade edilebilinir.

Başarılar dileğiyle.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden Peygamberin şahsiyeti güç kazandığında değişmektedir?
    5793 Kur’anî İlimler 2011/04/12
    Her ne kadar bu iddiaya yönelik bir delil belirtilmemişse de her davranış değişikliğinin şahsiyet değişiminin göstergesi olmadığını bilmemiz gerekmektedir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) değişik durumlarda içinde bulunduğu zaman, mekân ve konum gereği zahirde farklı davranışlarda bulunmuş olabilir, ama bunların hiçbirini onun şahsiyetindeki farklılığa isnat edemeyiz. Bunun birçok başka ...
  • Aşura günü İmam Hüseyin’in (a.s) kuyu kazarak suya ulaşma imkânı yok muydu?
    8302 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Yezidilerin İmam Hüseyin (a.s) karşısındaki en kirli ve alçakça taktiği İmamın karargâhını hayatın zorunlu unsurundan yani sudan mahrum bırakmalarıydı. Hz. Hüseyin (a.s) bu sorunu halletmek için çok etkili olan birçok girişimde bulundu. Bu girişimlerden biri de kuyu kazmaktı. İmam Hüseyin (a.s) ve yarenleri bu yöntemi kullandılar. ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5601 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    7977 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...
  • Neden İmam Ali (a.s) Nehcü’l-Belağa’da kendi imametinden söz etmemiş ve sadece hilafetini gasp ettiklerinden şikâyet etmiştir?
    9183 تاريخ بزرگان 2012/05/16
    İmam Ali’nin kendini savunması, kabiliyetlerini, liyakatini ve üstünlüklerini dile getirmesi gerçekte imamet makamını savunmak ve tanıtmaktır; zira eğer halk bundan haberdar olmazsa çok ağır bir hüsrana uğrayacaktır (nitekim bu vakıa maalesef İslam tarihinde gerçekleşti). Bu esas uyarınca İmam Ali (a.s) şartların gerektirdiği durumlarda kendi rehberlik ve imamet ...
  • Acaba bireysel fıkıhta uzmanlık siyasal (hükümetsel) fıkıhta uzman olabilmek için gerekli mukaddime midir?
    5720 Düzenler 2015/05/21
    İslami fıkıh bir biriyle irtibatlı ve iç içe girmiş birçok bilimlerin bütündür ki onun her bir bölümünü bir diğerinden müstakil bir ada şeklinde dikkate alıp sadece bir bölümünde yetişip uzmanlaşmak mümkün değildir. Elbette doğal olarak şu imkân mevcuttur ki bazı dini düşünürler fıkhın has bir bölümünde yapmış ...
  • İmam Muhammed Cevat (a.s)’ın biyografisini açıklar mısınız?
    2469 تاريخ بزرگان 2020/01/20
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6464 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    10712 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...
  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    15901 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...

En Çok Okunanlar