Gelişmiş Arama
Ziyaret
10595
Güncellenme Tarihi: 2009/12/20
Soru Özeti
Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
Soru
Eğer bir kimse, bütün amellerinin halis bir niyetle olmasını istiyorsa; ne yapmalıdır? Nasıl sürekli bu hedefin (amelde ihlâs) farkında olabilir?
Kısa Cevap

İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ve ihlâssız olmanın zararları hakkında düşünme, gizlisini ve zahirini bir tutma, kulluğunda kendini küçük görme ve dua etme yoluyla ihlâsını artırmalıdır.

Ayrıntılı Cevap

Allah-u Teâlâ’ya kullukta, ihlâsın nasıl elde edilebileceği sorusuna en açık cevap, aşağıdaki konuların bilinmesine bağlıdır:

İhlâsın tanımı, ihlâsın dereceleri, ihlâsın engelleri ve ihlâsa ulaşma yolları

1) İhlâs[1], yani işleri yapmadaki asıl gayenin, Allah-u Teâlâ’nın dışındakilere değil sadece O’nun rızası ve O’na olan kulluğa uygun olmasıdır.

2) Kulluğun ve ihlâsın dereceleri[2], niyetin derecesine bağlıdır. Çünkü kulluk, ilahi azaptan korunmak, ilahi sevaplara ulaşmak, itaatsizlik ve isyandan dolayı âlemlerin yaratıcısından utanma, Allah’ın vermiş olduğu sayısız nimetlere şükretmek, manevi kemallere ulaşmak, Allah’ın ibadet edilmeye layık olması ve Allah’a olan sevgi ve muhabbetten dolayı olabilir.

Bu derecelerden her birisine şu isimlerden birisini verebiliriz: Korkudan yapılan ibadet, ticaret amacıyla ibadet, utanmadan kaynaklanan kulluk ve son olarak muhabbet ve aşktan kaynaklanan ibadet ve kulluk. Tabii ki bu dürtülerin bazıları bir arada bir kimsede olabilir.

3) Kullukta ihlâslı olmanın engelleri:

İhlâs âlemine ve derecelerine girmek ve başlamak için engeller vardır. Aşağıda bu engellerin en önemlilerine kısaca işaret edeceğiz:

—Riyakârlık

—Dünyaya bağlılık

—Şeytan

Riyakârlık: Allah’a olan kullukta insanların çoğunun duçar olduğu en çok ihlâssızlık hususları, kendini beğenme ve şöhret ve makam isteğinden dolayı riyakârlık ve diğerlerinin ilgisini çekmektir.

Riyakârlıktan kurtulmanın yolu, riya yapan kimsenin, insanların gözünde sürekli kalamayacağını bilmesi ve bunun yanında diğerlerinin gözüne hoş gözükse dahi, bunun kendisine ne gibi bir faydasının olduğunu düşünmelidir. Gerçek fayda ve zarar Allah-u Teâlâ’nın elindedir.

Dünyaya bağlılık: Dünyaya bağlı olmak, insanın bütün hayatının ve hatta Allah’a olan kulluğunun dahi dünyadan daha fazla faydalanmasına vesile olsun diye yapmasına neden olur.

Dünyaya bağlılıktan kurtulmak için dünyayı tanımaya çalışmalıdır. İnsanların huzursuz, sıkıntılı ve bedbaht olmalarının nedeni çok çabuk geçen dünya hayatı için çaba sarf etmektir. İnsanın çeşitli ihtiyaçları vardır ve dünya bu ihtiyaçları karşılamaktan acizdir.

Şeytan: Riyayı, dünyayı ve her türlü kötülük ve pisliği insana güzel ve sevimli gösteren şeytandır.[3]

Şeytanın nüfuz etmesini engellemek için, şeytanın Hz. Âdem (a.s.)’in cennetten yeryüzüne inmesine neden olduğu ve kötülüklerin ve zararların onun işi olduğu düşünülmelidir.

4) İhlâslı olmanın yolları:[4]

—İmanı güçlendirmek ve Allah’ı tanımak: Allah-u Teâlâ’ya, O’nun sonsuz sıfatlarına, özellikle kulluk ve övgüyü O’na has kılan sıfatlarına olan iman; şirk koşmaya, küfre, nifaka ve onun bütün kısımlarına yer bırakmaz. Allah-u Teâlâ’yı bütün sıfatlarıyla tanımak, dünyevi ve uhrevi azaba duçar olmak veya Allah’ı mülakat edememek düşüncesinden dolayı insanda korku, alçakgönüllülük ve kendinden geçme halini oluşturur. Sonuç olarak bu tanımanın ölçüsüne göre korku ve ihlâs derecesi hâsıl olur.

—İhlâslı olmanın değeri hakkında düşünmek:

İhlâs, Allah’ın ilahi dinlere inanma emri[5], Allah-u Teâlâ’nın sevgili kullarına olan gizli nimetleri[6], âlemlerin yaratıcısını mülakat etme[7], kıyamet gününde hesaba çekilmekten kurtulma[8], ahretteki sonsuz sevapları kazanma[9] ve şeytanın insana olan etkisinden korunma[10] sebebidir.

—İhlâssız olmanın zararları hakkında düşünmek:

İhlâssız olma ve riyakârlığın eserleri hakkındaki rivayetlerin genelinden[11] bu sıfatların, bir çeşit şirk, küfür, nifak, Allah’ı aldatma, Allah’ın gazaplanma sebebi ve amellerin, şefaatin ve duanın kabul engelleri olduğu anlaşılmaktadır.

—Kulluğun gizlide ve açıkta bir olması: Bu uyum, diğerlerinin görmesi onun kulluğunda etki etmeyecek şekilde olmalıdır.

—Kulluğu, her yönüyle yerine getirme:

Bütün farzlarda, haramlarda, sünnetlerde, mekruhlarda ve hatta mubahlarda Allah-u Teâlâ’nın emrine uyulmalıdır. Hem namaz kılıp hem de gıybet veya haset etmemelidir ve diğer inançsal ve ameli konularda da buna dikkat etmelidir.

—Kullukta küçüklük ve acizlik duygusunu hissetmek:

İnsan, ihlâslı olması ve kulluğu yapmasıyla beraber kendisini, Allah’a gereğince ve ihlâsla kulluk etmekten aciz görmelidir. Çünkü peygamberler ve evliyalar ihlâsın en üst derecelerine sahip olmalarına rağmen, dualarında kendilerini, Allah-u Teâlâ’ya hakkıyla ibadet etmekten aciz görmekteydiler. Hz. Muhammed (s.a.a.) şöyle buyurmaktadır: “Sana layık olduğun gibi ibadet edemedik.”[12]

—Dua etmek:

Dua, dünyevi ve manevi dert ve sıkıntıların çözülmesi için bir vesiledir. İnsanın bazı istek ve hedefleri dua ve kulluktan başka bir şeyle elde edilemez. Allah’a olan kullukta ihlâslı olmaktan daha büyük bir hedefimiz ve ihtiyacımız olabilir mi? İmam Zeynelabidin (a.s.), Allah-u Teâlâ’dan kullukta ihlâslı olmayı istemektedir: “Sonra da bütün bunları, riyakârların gösterişinden ve ün tutkunlarının ün hevesinden arındır ki, işlerimizi yalnızca senin için yapalım; senden başka bir amacımız olmasın.”[13]


[1] Ahlak, irfan ve tefsir kitaplarında çeşitli görüşler ve ihlâsın derecelerine göre tanımlar yapılmıştır. Örneğin; Mi’rac-us Saadet, s: 486; Kimya-i Saadet, c: 2, s: 453; Kırk hadis şerhi, İmam Humeyni, s: 238; Urvet-ul Vuska, Seyit Muhammed Kazım Tabatabai, c: 1, s: 472 ve El-Mizan, Allame Tabatabai, Bakara suresi 264. ayet, Nisa suresi 38 ve 142. ayet, Enfal suresi 47. ayet ve Maun suresi 6. ayet.

[2] İhlâsın dereceleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için şu kaynaklara başvurabilirsiniz: Merhum Mustafevi’ye ait olan Usul-u Kâfi’nin şerhi ve tercümesi ve Allame Seyit Mehdi Tabatabai’nin Seyr-i Suluk kitabı, merhum Seyit Muhammed Hüseyni Tahrani’nin şerh ve önsözüyle birlikte.  

[3] “(İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!” (Hicr Suresi, 39. ayet) ve şeytanın yaptığı işlerle ilgili diğer ayet ve rivayetler.    

[4] İhlâslı olmanın yolları yukarıda zikredilen kitaplarda ve diğer ahlak kitaplarında bulunmaktadır.

[5] “Hâlbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu.” (Beyyine Suresi, 5. ayet)   

[6] Mi’rac-us Saadet, Kutsi Hadis, s: 489.

[7] Aynı kaynak.

[8] “Müstesnâ Allahın ıhlâslı kulları” (Saffat Suresi, 128. ayet)   

[9] “Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir. (Bu azaptan) Ancak Allah'ın hâlis kulları istisnâ edilecek.” (Saffat Suresi, 39 ve 40. ayet) 

[10] “Ancak içlerinden ıhlâs verilen kulların müstesnâ” (Hicr, Suresi, 40. ayet)   

[11] Bu rivayetlerin hepsi zikredilen ahlak kitaplarında geçmektedir.

[12] Bihar-ul Envar, c: 68, s: 23.

[13] Sahife-i Seccadiye, 44’üncü dua.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar