Gelişmiş Arama
Ziyaret
20893
Güncellenme Tarihi: 2011/01/01
Soru Özeti
Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
Soru
Şeytan, Âdem’e secde etmediği zaman Allah onun cennetten çıkardı. Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girip Âdem ve Havva’yı kandırabildi?
Kısa Cevap

Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız.

1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u Teâlâ’nın, salih kimseler ve iyi ameller işleyenlere vaat ettiği cennetin aynısıdır.

Bazı müfessirler, Âdem ve Havva’nın cennetinin, takva sahibi insanlara vaat edilen ebedi cennet olduğuna inanırlar.

2. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde bulundukları cennet, Allah-u Teâlâ’nın, onlar için nazarda tuttuğu dünyevi bahçelerden bir bahçe idi.

3. Bazı müfessirler, Âdem’in yaşadığı cennetin, ebedi bir cennet değil, semavi bahçelerden birisi olduğuna inanırlar.

Birinci faraziye esasına göre şeytanın kalbe girme yolu şehvet, gazap ve vehim yetisi vasıtasıyla olmuştur. Şehvet gücü, şeytan için bir vesile oldu ki bu şehvet yetisi vesilesiyle kalbe dönük yol bulabilmiş oldu.

Ancak ikinci ve üçüncü faraziye esasına göre: Asıl itibariyle Âdem ve Havva’nın içinde bulundukları yer, vaat edilmiş olan cennet değildi ta “şeytan tekrar nasıl cennete girebildi” sorusu söz konusu olabilmiş olsun

Ayrıntılı Cevap

İlk etapta bilinmesi gerekir ki, beşer ilminin ilerlediği günümüzde, bir yerde fiziksel varlık olmaksızın ses, görüntü ve hatta üç boyutlu görüntüyle, başkalarıyla irtibat kurulabilmesi gücüne ulaşıldı.

Bu noktayı dikkate alarak ve Kur’an’ı Kerim’in açık ifadesiyle şeytanın kovulması ardından insanlarla irtibatının devem etmesi iznini Yaratıcıdan aldığı[1] hakikatini de göz önünde bulundurduğumuzda bu sorunun belli bir yere kadar halledildiği anlaşılıyor. Ancak bunun yanında bu soru hakkında pek çok bahisler yapıldığı ve akabinde çeşitli görüşler söz konusu olmuş ve bu doğrultuda farklı beyanlar ortaya atılmıştır:

1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u Teâlâ’nın salih kulları ve iyi ameller işleyen kimseler içi vaat ettiği cennetin aynısıdır.

Bazı müfessirler, Âdem ve Havva’nın cennetinin, takva sahibi insanlara vaat edilen ebedi cennet olduğuna inanırlar, zira “El-Cenne”[2] kelimesindeki “Elif” ve “Lam” harfleri, “Elif” ve “Lam”ı ahdidir ve ebedi cennete işaret eder. Aynı şekilde inin anlamında olan “İhbitu”[3] cümlesi de, yukarıdan aşağı inmeye delalet eder.[4]

2. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde bulundukları cennet, vaat edilmiş cennet değil, Allah-u Teâlâ’nın onlar için nazarda tutuğu dünyevi bağlardan bir bağdı.

Âdem’in (a.s) içinde yaşadığı cennetin, vaat edilmiş cennet olmaması gerekir, zira:

  1. Vaat edilmiş cennet, amel öncesi verilen bir yer değil, bilakis kemal yolunda veya tabiri caizse “Kavs-i Suudi” (yükseliş oku) mesirinde işlenen amellerin ve kazanılan melekelerin bir ürünüdür.
  2. Vaat edilmiş cennete giren, dışarı çıkartılmaz.
  3. Vaat edilmiş cennet, şeytanın vesvese yeri olmaması hasebiyle Âdem’in (a.s) cenneti, ebedi kıyamet âleminin cennetinden başka bir şeydir ve şayet bu cennetten, yeryüzünde havası ve suyu güzel bağlık bölgelerden birisi olması kastedilmiştir.[5]

3. Bazı müfessirler, Âdem’in yaşadığı cennetin, ebedi bir cennet değil, semavi bağlardan birisi olduğuna inanırlar, zira vaat edilmiş cennette, teklif yoktur ve oraya giren kimse, çıkartılmayacak; orada ebedi olarak kalacaktır.[6]

Şimdi birinci faraziye esasınca Âdem’in cennetinin vaat edilmiş cennet olduğunu kabul edersek, şeytanın oraya nasıl girdiğini inceleyelim:

  1. Şeytanın, Âdemoğlunun kalbine nasıl girdiğine bakmamız gerekir; bedenin giriş yerlerinden birisiyle mi? Acaba şeytanın cisim olduğu ve kalbe girdiğini düşüne bilir miyiz? Bu konuda melekler nasıl akıl gücü aracılığıyla giriyorsa, şeytanın da kalbe şehvet, gazap ve vehim gücü aracılığıyla girdiğini söylememiz gerekir. Âdem ve Havva, men edilmiş ağaca meylettiklerinde, şehvet gücü şeytanın aracı oldu ve bu araç vesilesiyle kalbe yol buldu. O halde ne cennetin içine girdi, ne bedenin giriş yerlerinden birisi aracılığıyla kalbe girdi ve ne de cisimsel bir surette Âdem’in karşısına çıktı.[7]
  2. Şeytan cennetin içine girmedi, bilakis dışarıdan gizli aldatmayla onları kandırdı.[8]

İkinci ve üçüncü faraziyeye gelince: Asıl itibariyle Âdem ve Havva’nın içinde bulundukları yer, “Şeytan tekrar nasıl cennete girdi? sorusunu gerekli kılacak, vaat edilmiş cennet değildi.[9]

Dolayısıyla soruda söz konusu edilen cennetin, vaat edilmiş ebedi cennet olduğunu kabul etmemiz durumunda sorun ortaya çıkar, ancak ikinci ve üçüncü görüş esasına göre böyle bir durum söz konusu değildir. Aksine bu olay, başka bir cennette gerçekleşti ve bu sebeple, onların ikisi de o cennetten dışarı çıkartıldılar.[10]

Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki indekslere müracaat ediniz:

1. Hz. Âdem’in Cenneti, 5053 (Site: 5440).

2. Âdem’in Cennetten İnmesinin Anlamı, 7255 (Site: tr7394).

 


[1] A’raf, 13-18.

[2] Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır.”A’raf, 27.

[3] Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik. Bakara, 36.

[4] Daver Penah, Ebu’l Fazl, Envaru’l İrfan fi Tefsiri’l Kur’an, Tahran 1375 ş, Naşiri İntişaraati Sadr, c. 1, s. 456.

[5] -a.g.e., s. 432.

[6] -a.g.e., s. 456.

[7] -Tayyib, Seyit Abdülhüseyin, Etyabu’l Beyan fi Tefsiri’l Kur’an, Tahran 1378, Naşir: İntişaraati İslami, İkinci baskı, c. 9, s. 111-112.

[8] -Envaru’l İrfan fi Tefsiri’l Kur’an, Musevi Hamedani, Seyit Muhammed Bakır, Kum 1374 ş, Defteri İntişaraati İslami Cameayi Müderrisini Havzayi İlmiye, Beşinci baskı, c. 1, s. 456.

[9] -a.g.e.

[10] -Tabatabai, Muhammed Hüseyin, El-Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, Musevi Hamedani, Seyit Muhammed Bakır, Kum 1374 ş, Defteri İntişaraati İslami Cameayi Müderrisini Havzeyi İlmiye, Beşinci baskı, c. 1, s. 202.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
    6771 Tefsir 2012/08/12
    Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.
  • İslam öğretileri acısından diğer mahlûkatlar için bir hukuk tarif edilmiş midir?
    7407 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/08/11
    Dini kaynaklarda bu konuyla ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bunlardan anlaşıldı kadarıyla hak ve hukuk kavramı sadece insanlara özgü kavramlar değildir. Bilakis diğer bütün mahlûkatlarında hak ve hukuka sahip oldukları anlaşılmaktadır. Örneğin “men la yehzer’ul-fakih” kitabında bir bölüm hayvanın sahibine hakkı olarak adlandırılmış ve bu konuyla ilgili hadisler ...
  • Neden Müslüman erkeğin ehl-i kitap kadınla evlenmesi caizdir, ama Müslüman kadının ehl-i kitap erkekle evlenmesi caiz değildir?
    14019 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/13
    Çünkü, 1) Daimi evlilik iki taraf içinde yasaktır. Sadece geçici evlilikte Müslüman erkek ehl-i kitap kadınla evlenebilir. 2) Ahkamın hikmetini bilmek iyi bir şey olsa da kulu hedeflenen menzile götüren şey, onun Allah’a kayıtsız ve şartsız itaat etmesidir. Bazı hükümlerin felsefesi hakkında ihtimaller verilebilir. Örneğin bu hüküm hakkında ...
  • Allah-u Teâlâ’nın hilesinin anlamı nedir?
    8355 Tefsir 2012/06/11
    Arap lügatinde hile (mekr), bir kimseyi hedefin­den (hedef iyi ya da kötü olsun) alı koymaktır. Bu anlam esasınca hile her zaman ve her yerde kötü değildir. Bu kelimenin Allah-u Teâlâ’ya nispet verilmesi, zararlı komployu hünsa etmek anlamındadır ve bozguncular hakkında kullanıldığında, programları ıslah etmenin önünün ...
  • Hz. Ali'yi Allah bilen bir kimsenin evinde İmam Hüseyin için düzenlenmiş merasime katılmak caiz midir?
    9276 Eski Kelam İlmi 2011/06/20
    İmam Hüseyin ve onunla birlikte şehit olan ashabı için yas tutmak ve bu doğrultuda düzenlenen merasimlere katılmanın Allah katında büyük sevabı ve mükâfatı vardır. Ama doğal olarak eğer bu tür merasimler ehlibeytin (a.s.) öğretilerine ters ve muhalif olan öğretilerin tebliğ ve güçlenmesine neden oluyor ise bu gibi merasimlere katılmanın hiçbir ...
  • Kedinin kılının hükmü nedir?
    15522 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
    7707 Tefsir 2012/04/15
    Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir: 1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7191 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Nisa suresinin 78 ve 79. ayetleri esasınca, kötülükler Allah’a mı yoksa insana mı isnat edilmektedir?
    13848 Tefsir 2011/05/21
    Bu ayetler birkaç surette açıklanabilir:1. Allah her şeyi yaratmıştır, ama yaratılışın varlıksal kemalini engelleyen şeyler anlamındaki gerçek kötülük ve şer yokluktan başka bir şey değildir ve bundan dolayı yaratılacak bir kabiliyet de taşımamaktadır. Ama Allah’ın mahlûklarının birbirleriyle takışması nedeniyle bu kötülük meydana geldiği için kötülükler de Allah’a isnat ...
  • Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
    7499 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum ...

En Çok Okunanlar