Gelişmiş Arama
Ziyaret
30816
Güncellenme Tarihi: 2010/05/06
Soru Özeti
Neden Kadir Gecesi’nde vücuda safran sürülmesi yasaklanmıştır?
Soru
El-Mizan tefsirinde, Kadir ve Duhan Surelerinin tefsiri bölümünde Allah’ın, Kadir Gecesi’nde vücuduna safran süren bir kimsenin günahlarını bağışlamayacağını okudum. Öncelikle vücuda safran sürmenin felsefesinin ne olduğunu ve sonra bu işin ne gibi bir günahının olduğunu bana açıklayabilir misiniz?
Kısa Cevap

1) Safranın; yiyecek, ilaç ve süs olmak üzere üç özelliği vardır. Safranın rivayetlerde yasaklanan yönü, süs ve ziynet olarak kullanıldığı takdirdedir.

2) Bedene safran sürmek haram değildir ama bu rivayete göre eğer bir kişi Kadir gecesinde bedenine çok safran sürerse özel bir lütuf olan (bu gecedeki meleklerin selamı) ona nasip olmaz. Belki de bunun sebebi şudur ki; safranın koku ve rengi ağır süs ve ziynetlerden sayıldığı için ve kadir gecesinin de dua ve yakarış gecesi olduğundan dolayı, safran sürmek bu geceyle uyuşmamakta ve Allah’ın özel inayet ve lütfüne engel olmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Allame Tabatabai El-Mizan tefsirinde, Merhum Tabersi’nin Mecme’ul Beyan[1] tefsirine uyarak, Kadir Gecesi’nin bereketi hakkında İbn-i Abbas’tan şöyle nakletmektedir: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kadir Gecesi’nde Sidretu’l-Münteha’da bulunan melekler nazil olurlar ve bu meleklerden biri de Cebrail’dir. Onun yanında bayraklar vardır. Cebrail bu bayraklardan birisini benim kabrimin başına, diğerini Beyt-ül Mukaddes’e, diğerini Mescid-i Haram’a ve diğerini de Sina Dağı’na diker ve Cebrail bu gecede içki içenler, domuz eti yiyenler ve bedenine çok safran sürenler dışında, bütün kadın ve erkek müminler için selam gönderir.”[2]

Rivayette söylenenleri açıklamak için bir kaç noktaya dikkat etmek yardımcı olacaktır:

1) Rivayette Cebrail’in selam vermemesinden bahsedilmiştir. Safran sürmenin günahından ya da bu işin yapanın günahının bağışlanmamasından söz edilmemiştir.[3] Elbette Cebrail’in selamı, Allah’ın özel rahmetlerindendir ve bu selamı almak için çok liyakatli bir kalbe sahip olmak gerekmektedir. Yani rahmeti veren ile alan arasında bir bağ olmalı ki bu feyiz verilebilsin.

 2) Safranın; yiyecek, ilaç ve süs olmak üzere üç özelliği vardır.[4] Safranın rivayetlerde yasaklanan yönü, süs ve ziynet olarak kullanıldığı takdirdedir. Yani onun ziynet (süs) kısmı dikkate alınmıştır. Onun yemeklerde ve ilaçlarda kullanımı dikkate alınmamıştır. Çünkü “El-tezemmuhu bi’z-ze’feran”ın manası “El-telteh bi tıb ve el-kisar minhu” ile tabir edilmiştir. Bunun manası, bolca ve haddi aşacak şekilde (yağ ve esans damlaları bedenden akacak kadar)[5] yağ ve esans sürmektir.[6] Yani eğer bir kimse, bedenine fazlaca safran sürerse Cebrail, Kadir Gecesi’nde ona selam göndermez.

3) Safrandan her alanda yararlanmanın şer’i olarak haram olmadığı oldukça açık ve bellidir.

Bir yandan, bedene safran sürmenin ve onun hoş koku ve renginden yararlanmanın, sağlık açısından faydalı olduğu zikredilmiştir.[7] Diğer yandan bedene haluk esansını sürmenin sağlık açısından faydalı olduğu bir yana, onun güzel kokusundan yararlanmaya teşvik edilmiştir. Diğer bir taraftan ise Merhum Meclisi bazı rivayetlerde, vücuda hoş kokulu bir madde olan haluk yakılmasına süreklilik kazandırılmamasını ve safranın, bedende akşamdan sabaha kadar bırakılmamasına dair rivayetler nakletmiştir.[8] Elbette bunun sebebi, safranın renginin bedende fazla kalmaması için olması uzak bir ihtimal değildir.

Ancak rivayetlerde sözü edilen hikmet (yani meleklerin Kadir Gecesi’nde bedenine çok safran süren kişiye selam vermemeleri) hakkında birtakım ihtimaller sunulmuştur:

1) Ramazan Ayı’nın mübarek geceleri özellikle son on gecesi ibadet ve kulluk gecesidir. Bu gecede kendisine ziynet amacıyla çok safran süren kimselerin[9] yalvarıp yakarma ve ağıt ehli olmaları ve bu gecelerden istifade edebilmeleri uzak bir ihtimaldir. Bu yüzden Cebrail’in selamını alacak liyakatte değillerdir ve rivayette bu gerçeği ifade etmektedir.

2) İslam, ziynete, süslenmeye ve temizliğe büyük bir önem vermektedir.[10] Ama bu ziynet ve süslerin ne zaman, nerede ve nasıl kullanılacağı hakkında da bazı açıklamalarda bulunmuştur. Örneğin; Allah Resulü (s.a.a) bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Kadınların hoş kokusunun rengi belli ve kokusu gizli olmalıdır. Erkeklerin ise, hoş kokusunun rengi gizli, kokusu belli olmalıdır.”[11] Başka bir rivayetler de ise şöyle buyrulmuştur: “Bedeninizi her zaman yağlamayın ama kadınlar her gün bedenlerini yağlayabilirler.”[12] “Erkeklerin, ellerine ve ayaklarının çatlamalarını önlemek için ve tedavi maksadı dışında kına yakmaları mekruhtur.”[13] Allah Resulü (s.a.a) evli ve bekar kadınlara, ellerine kına yakmalarını emretmiştir.[14] Kadınların ellerine, ayaklarına ve saçlarına kına yakmaları sünnet olduğu gibi, aynı şekilde erkeklerin de saçlarına ve sakallarına kına yakmaları sünnettir.”[15]

Buna göre, şunu söylemek mümkündür: Safran renk için kullanılıyor ve kadınlar bundan istifade ediyorlardı ve bundan dolayı eğer erkeklerde safranı renk amaçlı kullanıp onu el ve ayaklarına sürerlerse bu durum onların kadınlara benzemesine sebep olacaktır.[16] Ve Allah-u Teâlâ İbn-i Abbas’ın rivayetinde yer aldığına göre bu olayın (yani erkeklerin kendilerini kadına benzetmesi) Kadir Gecesi’nde meydana gelmesini istememiştir.

Ama bu ihtimal birkaç sebepten dolayı reddedilebilir. Öncelikle, henüz safran sürmenin kadınlara has bir iş olup olmadığı belli değildir, ki onun haram oluşu sabit ve kesin olsun![17]

İkinci olarak; örtünmek, süslenmek, ziynete bürünmek ve bunlara benzer şeyler, hem kadınlar ve hem de erkekler için; zaman, mekân ve her asra göre farklılıklar göstermektedir; yani eğer belli bir zaman ve mekânda bazı süs eşyalarını kullanmak kadınlara özel bir ziynet ise bu, başka bir zaman ve mekanda artık kadınlara özel bir ziynet olmayabilir. Bu durumda da erkeklerin onu kullanmasında bir sakınca yoktur. Oysaki İbn-i Abbas’ın rivayetinden anlaşılan şey; safranı kullanan kişiye hangi zamanda ve mekânda olursa olsun meleklerin selamının o kişiye ulaşamayacağıdır.

Üçüncü olarak ise, İbn-i Abbas’ın rivayeti kadınları da içermektedir.

3) Erkeklerin, ister Kadir Gecesi’nde olsun ve isterse de başka gecelerde olsun, safrandan fazla istifade etmeleri, onun renginin el, ayak ve bedende kalmasına sebep olmaktadır ve böylesi bir durumda da safran sürmek mekruhtur.[18] Ve birçok sebepten dolayı Allah-u Teâlâ böylesi bir mekruhun Kadir Gecesi’nde meydana gelmesini istememektedir. Ama bu ihtimal de kesin bir yorum sayılmaz. Çünkü diğer rivayetlerde kadınlar için böyle bir mekruhtan bahsedilmemektedir. Oysaki İbn-i Abbas’ın rivayeti hem kadınları hem de erkekleri kapsamaktadır.

Sonuç olarak anlaşılan şu ki; birinci ihtimal daha güçlüdür, ama bu rivayette mekruh olan ve haram olmayan safran kullanmak neden içki içmek ve domuz eti yemenin (ve bunların ikisi de haramdır) yanında yer almıştır? Belki bunun sebebi şundan ibarettir: Bu rivayette bahsedilen şey, Hak Teâlâ’nın Kadir Gecesi’nde bağışlayıp bağışlamaması ya da bedene safran sürmenin günah olup olmaması değil; Cebrail’in bu gruba (safran kullananlara) selam [19]göndermemesidir. Yani bu üç grup bu nimetten mahrum olurlar ve buna göre bu nimete yani Cebrail’in selamına ulaşması, insanın bu mekruh işten (Kadir Gecesi’nde bedene safran sürmek ) uzak durmasına bağlıdır.



[1] El-Mizan Tefsiri, c: 3, s: 568; Mecmeu’l-Beyan, c: 10, s: 520

[2] İbn-i Abbas’ın Peygamber (s.a.a)’den şöyle rivayet etmektedir: “                         

[3] Rivayetlerde, Allah-u Teâlâ’nın Kadir Gecesi’nde kendisine safran süreni bağışlamayacağı şeklinde bir açıklama yoktur. Örneğin; Resulullah (s.a.a)’tan rivayet edilen bir hadiste şöyle buyurmaktadır: “Allah-u Teâlâ, Kadir Gecesi’nde kahin ve sihirbaz ve… dışında bütün Müslümanları bağışlar.” Burada safran kullananlardan söz edilmemiştir. El Kâşif, c: 4, s: 24

[4] “Ze’fere etteam”: Yemeğe safran kattı; Teze’fere: Güzel kokusu için kendine safran sürdü; Zeferehu: Safranla boyadı “ El-Müncid” ve aynı şekilde İmam Sadık (a.s)’tan rivayet edilen bir hadiste şöyle buyurmaktadır: “ El ve ayağa haluk sürmek (ki onun çoğu safrandır) eğer tedavi içinse şer’i açıdan herhangi bir sakıncası yoktur.” Hilyet’ul Muttakin, 2. bab, 11. bölüm

[5] Tezzmehe bit-tıyb: Yağ sürüldü, esans sürüldü, teltehe: Bulandı, donandı, Letehe: Kendi rengi dışında, başka bir renge bürünen her şey “El-Müncid” “Zemeh ve Leteh” maddesi.

[6] Bkz: Bu iki tefsirin dipnotları ve aynı şekilde El Ayn Kitabı, c: 4, s: 82, Lisan el Arab, c: 3, s: 37

[7] İmam Sadık (a.s) bir hadiste şöyle buyurmaktadır: “El ve ayağa tedavi maksatlı ve çatlaklar için banyoda haluk sürmenin bir sakıncası yoktur.” Ama İmam (a.s) bu işi devamlı hale getirmeyi onaylamıyordu. Merhum Meclisi şöyle buyurmuştur:”Haluk, içinde safran bulunan hoş bir kokudur ve onun rengi kalıcıdır.” Bkz: Hilyet’ul Muttekin “erkek ve kadınların süslenme adabı” 11. bölüm, Hizab beyanında, 6. bab ve 4. bölüm

[8] Aynı kaynak, 6. bab (güzel koku adabı, 4. bölüm) metinde biraz değişiklik ile.

[9] Bazıları, bedene safran sürmenin şehveti tahrik edip, onu güçlendirdiği ve Allah-u Teâlâ’nın da bu yüzden insanların o gecede (Kadir Gecesi’nde) bu tür meselelerle uğraşmamasını istediği ihtimali mümkündür. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Güzel koku kalbi güçlendirir ve şehvet ve cima gücünü kuvvetlendirir.” Hilyet’ul Müttakin, 6. bab, 3. bölüm

[10] Örneğin;  sürme sürmek, kına yakmak ve boyamak, taramak, güzel koku kullanmak, diş fırçalamak, aynaya bakmak, tırnak kesmek ve… hadis kitaplarında özel olarak konu edilmiştir.

[11] Hilyet’ul Müttakin, 6. bab, 2.bölüm

[12] Aynı kaynak, 6. bab, 6. bölüm

[13] Aynı kaynak, 6. bab, 11. bölüm

[14] Aynı kaynak, 6. bab, 11. bölüm

[15] Aynı kaynak, 6. bab, 11. bölüm

[16] İmam Sadık (a.s), el ve ayakları boyamak ve saçları süslemek gibi kadın özelliklerinin erkeklerde bulunmasının ahir zaman alametlerinden olduğunu buyurmuştur. Aynı kaynak, 6. bab, 11. bölüm

[17] Erkek ve kadının süs ve giyinme ve... birbirlerine benzemeleri hususunda Bkz: Mekasip Muharreme, “El İktisab bima hüve haram fi nefsihi” babı

[18] Anlaşıldığı üzere, İmam Sadık (a.s) hiçbir zaman el ve ayaklarda haluk bulundurmaktan ve onu güzel koku için kullanmaktan hoşlanmıyordu. Merhum Meclisi de şöyle buyurmaktadır:” Haluk içinde safran bulunan güzel bir kokudur ve rengi kalıcıdır.” Hilyet ‘ul-Müttakin, “kadın ve erkek giyim ve süslenme adabı” 11. bölüm, kına yakmak beyanında.

[19] Bu öyle bir selam ki melekler, İbrahim’in çocuğunun dünyaya gelişini müjdelemek için onu bu selamla selamlamış ve Hz. İbrahim bu selamın lezzetinin dünyanın bütün zevkinden daha üstün olduğunu buyurmuştur. Veya o selam ki Hz İbrahim Nemrud’un ateşine atıldığında ona söylenmiş ve ateş gülistan olmuştur.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar