Gelişmiş Arama
Ziyaret
17262
Güncellenme Tarihi: 2009/12/15
Soru Özeti
Namahrem ile tokalaşmak hakkında İslam’ın görüşü nedir?
Soru
Neden namahrem bir kadın ile tokalaşmak sakıncalıdır? Oysaki bu fiil şehvete sebep olmamaktadır!
Kısa Cevap

Karşı cinsten biriyle tokalaşmak birçok birey için şehvetin tahrik olmasına neden olmayabilir, ama böyle bir sınırlı irtibat ile tahrik olabilecek fertler de mevcuttur. Hatta birinci grup arasında da kendilerini samimi gösterip meşru olmayan ilişkiler için altyapı hazırlamaya çalışan şahısların olması da muhtemeldir. Bu esas uyarınca toplumsal yaşamda zorunlu bir fiil addedilmeyen namahrem ile tokalaşmaktan sakınılması gerekir. Yüce Allah, birçok şer’i hükmü genel olarak yasalaştırmış ve toplumun genel maslahatını göz önünde bulundurmuştur.  Elbette hükmün yasalaştırılmasının hikmeti bazı bireyleri kapsamıyor olabilir. Örneğin, kadınlar ile tokalaşmak bazı yaşlı veya orta yaşlarda bulunan bireylerde hiçbir şehvani his uyandırmayabilir. Ama kutsal yasa koyucu, insanların birçoğunda bu hissin oluşması nedeniyle böyle bir davranışın haram olduğuna hükmetmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Cevabın başında bir ölçüye kadar sorunuzla irtibatlı olan rivayeti aktarıyoruz: Bir şahıs müminlerin önderinin yanına gelir ve oruçluyken eşimi öpebilir miyim diye sorar. Hz Ali (a.s) açık bir cevap vermeksizin şöyle buyurur: “Orucuna dikkat et. Ardından şöyle bir deyimi aktarır: Büyük savaş insanların birbirini tokatlamasıyla başlar.”[1] Bildiğimiz gibi oruçluyken cima fiili caiz değildir, ama her türlü cinsel irtibatın yasak olduğu diye bir şey de söz konusu değildir. Bununla birlikte oruçluyken öpmek gibi insanın kendi meşru eşine yönelik sevgi ifade eden bazı davranışlardan kaçınması tavsiye edilmiştir. Böyle bir iş ne haram sayılmakta ve ne de pek şehveti tahrik etmektedir. Lakin orucu geçersiz kılabilecek fiillere neden olabileceğinden, onun terk edilmesi tavsiye edilmiştir. Şimdi sorunuza dönüyoruz: Namahrem bir kadın ile tokalaşmak bazı bireylerde şehvetin tahrik olmasına neden olmayabilir, ama evvela bazı seviyesiz bireylerin kolaylıkla tahrik olması ve tokalaşmayla da şehvetlerinin harekete geçmesi muhtemeldir. İkincisi, namahrem ile tokalaşmayla şehvetlerinin tahrik olmadığı bazı bireylerin de bu işi karşı cins ile daha samimi olmak için bir ön hazırlık olarak değerlendirmeleri ve bunun ardından meşru olmayan ilişkiler kurmaları muhtemeldir. Bu esas uyarınca erkekler ve kadınlar bağlamında saygınlık ve iffete riayet edilmeli ve zorunlu olmayan davranışlardan kaçınılmalıdır. Böylece ilişkilerde cinsel başıboşluğun meydana gelmemesi ve bu ilişkilerin ideal konumundan yani sadece aile sınırından çıkmamasına özen gösterilmelidir. “Akıllı insan neden pişmanlık gerektirecek bir iş yapsın”? Yüce Allah şer’i hükümlerin çoğunu genel bir şekilde yasalaştırmış ve toplumun gene maslahatını göz önünde bulundurmuştur. Elbette hükmün yasalaştırılmasının hikmeti bazı bireyleri kapsamıyor olabilir. Örneğin kadınlarla tokalaşmak bazı yaşlı veya orta yaşlı bireylerde şehvani hiçbir his yaratmayabilir, ama kutsal yasa koyucu insanların çoğunda bu hissin meydana gelmesi sebebiyle, böyle bir davranışın haram oluşuna hükmetmiştir. Bu konunun benzeri, beşeri kanunlarda da gözlemlenebilir; tam bir dikkat ile ve başkalarına bir zarar vermeksizin kırmızı ışıktan geçen bireyler için de kırmızı ışıktan geçmenin yasak oluşu bu kabildendir. Bu nedenden ötürü yüce Allah Hz Peygamber’in (s.a.a) eşlerine namahrem erkekler ile konuşurken naz ve cilve yapmaktan sakınmaları ve kalbi hastalıklı bireyleri tahrik etmemelerine dair genel bir tavsiyede bulunmaktadır.[2] Bununla birlikte eğer bazı durumlarda namahrem ile tokalaşmak geleneksel ve kaçınılmaz bir davranış olarak telakki ediliyorsa, bazı koşullarla bu fiile teşebbüs edilebilir. Örneğin eldivenden veya herhangi bir örtüden istifade ederek tokalaşmak sakınca taşımaz ve buna ek olarak karşı tarafın elini haddinden fazla sıkmadan kaçınılmalıdır.[3]

 


[1] Hürr’ü Amuli, Muhammed bin Hasan, Vesailu’ş Şia, c: 10, s: 100, hadis: 12954, Müessesei A’lul Beyt, Kum, 1409 h.k.

[2] Ahzab Suresi, 32. ayet: "فَلا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذي في‏ قَلْبِهِ مَرَضٌ وَ قُلْنَ قَوْلاً مَعْرُوفا".

[3] Vesailu’ş Şia, c: 20, s: 208, hadis: 25446.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar