Gelişmiş Arama
Ziyaret
31043
Güncellenme Tarihi: 2012/05/19
Soru Özeti
Hz Zeyneb’in (s.a) defnedildiği mekân hangi ülkededir?
Soru
Hz Zeyneb’in (s.a) temiz kabrinin Suriye’de değil, Mısır’da olduğu söylenmektedir. O halde Hz Zeynep’in (s.a) Suriye’deki haremi nedir?
Kısa Cevap

Hz Zeynep’in (s.a) temiz kabrinin mekânı hakkında üç ihtimal mevcuttur[i]: Medine, Şam ve Kahire. Bu üç ihtimalden her birinin taraftarları mevcuttur ve onlar kendi görüşlerini ispatlamak için bir takım deliller getirmişlerdir. Kesin bir şekilde Hz. Zeyneb’in (s.a) kabrinin nerede olduğu belli olmasa bile, bu büyük şahsiyete isnat edilen ziyaret ve mekânların zikir, Allah’a yönelme, insan yetiştirme ve şehitlerin Ehlibeyt ile bağlılık kurduğu yerler olduğu söylenebilir. Ehlibeyt’in defnedildiği yer neresi olursa olsun onların anı ve hatıraları diridir ve onlar kendilerine aşk duyan halkın kalbinde yer alır.

 

Ayrıntılı Cevap

Hz Zeynep’in (s.a) temiz kabrinin nerede olduğu hususunda üç ihtimal mevcuttur: Medine, Şam ve Kahire. Sire yazarlarının geneli bu büyük hanımın kabrinin Kahire ve Şam olduğunu belirtmişlerdir. Yahya b. Hasan Hüseyni Abidiliyi A’reci Zeyneplerin Haberleri kitabında ile bir grup sire yazarı şöyle demiştir: Hz Zeynep (s.a) Mısır’da vefat etti.[1] Zeynep (s.a) kitabında Hasaneyn Sabıki Markadı Akileyi ile başka yazarlar Hz Zeyneb’in (s.a) kabrinin Şam’da olduğunu yazmışlardır.[2] Dr. Şehidi gibi bazı yazarlar, Hz Fatımatü’z Zehra’nın (s.a) Hayatı kitabında bu büyük İslam kadınının mezarının Medine, Şam ve Mısır şehirlerinden birinde olduğunu kuşkuyla dile getirmişlerdir.[3] Hz Zeyneb’in (s.a) kabrinin Mısır’da olduğunu söyleyenler şu bilgiyi aktarmışlardır: Kerbela hadisesinden geriye kalan kervan Şam’dan Medine’ye dönerken Medine’nin genel atmosferi bozuldu. Medine valisi Yezid’e bir mektup yolladı, Medine’de meydana gelen durumu ve Hz Zeyneb’in (s.a) halkın uyanması ve direnmesindeki rolünü Yezid’e açıkladı. Yezit cevap olarak ondan Hz Zeyneb’i (s.a) Medine’den çıkarmasını söyledi.  Medine valisi Hz Zeyneb’in (s.a) Medine’den çıkarılması hususunda kararlıydı. Neticede Hz Zeynep (s.a) Medine’den Mısır’a hicret etti ve Mısır valisi ile Mısır halkından büyük bir grup tarafından karşılandı. Hz Zeynep (s.a) yaklaşık bir yıl geçtikten sonra Hicri 63. yılın 15. Recebinde akşam vakti vefat etti.[4] Hz Zeyneb’in (s.a) kabrinin Şam’da olduğunu söyleyenler ise Medine valisinin Hz Zeyneb’i (s.a) Medine’den çıkarmak ve onu sürgüne göndermeye teşebbüs ettiğini ve neticede Hz Zeyneb’in (s.a) Şam’a gittiğini naklederek başka bir hususu aktarmışlardır: Yezit taraftarınca Hicri 62. yılda Medine’de Hürre hadisesi gerçekleşince ve Medine halkı yağmalanıp öldürülünce Abdullah b. Cafer eşi Hz Zeyneb’in (s.a) rahatsızlığının yeniden başlamaması ve kendisinin bir miktar gam ve hüznünün azalması için ve buna ek olarak Medine’de yaygınlaşmış veba ve taun hastalığından güvende olmak için Hz Zeynep (s.a) ile Şam’da bulunan bir bölgeye gittiler ve oraya yerleştiler. Hz Zeynep (s.a) hastalanınca ve o diyarda dünyada göçünceye kadar orada kaldılar. Zeyneb-i Kübra’dan (s.a) sonra Hz Ali’nin (a.s) Hz Fatıma’dan (s.a) olmayan ve adı Zeyneb-i Sugra olan Ümmü Gülsüm adındaki kızı Zeyneb-i Kübra olarak meşhur oldu ve Mısır’a gitti.[5]  Eğer kesin bir şekilde Hz Zeyneb’in (s.a) kabrinin nerede olduğu belli olmasa bile, bu büyük şahsiyete isnat edilen ziyaret ve mekânların tümü “ Allah’ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde”[6] ayeti şerifesinin örneklerindendirler. Bu ev ve ziyaretler ona isnat edilme merhalesinde kalsa bile, Allah’ı zikir etme ve ona yönelme, insan yetiştirme ve şehitlerin Ehlibeyt ile birlikte olduğu mekânlardır. Ehlibeyt’in defnedildiği mekânlar nerede olursa olsun onların anı ve hatıraları diridir ve onlar kendilerine aşk duyan insanların kalbinde yer almaktadırlar.

Daha fazla bilgi edinmek için: (Mahalli Defni Hz Zeynep (s.a))’e müracaat ediniz.

 


[1] Abiydili, Nisabe, Ahbar’u Zeynebat, s. 115 – 122.

[2] Sabıgi, Şeyh Muhammed Hasaneyn, Markadı Agiylei Zeynep (s.a), Şeyh Muhammed Hasaneyn, s. 45.

[3] Şehidi, Seyyid Cafer, Zındıganiyi Hz Fatımatü’z Zehra (s.a), s. 161 ve 162.

[4] Abiydili, Nisabe, Ahbar’u Zeynebat, s. 115 – 122.

[5] Şeyh Cafer Nakdi, Zeyneb-i Kübra, Nakil ez sıtareganı dırahşan, c. 2, s. 183 – 184.

[6] Nur Suresi, 36. ayet: "في‏ بُيُوتٍ أَذِنَ اللَّهُ أَنْ تُرْفَعَ وَ يُذْكَرَ فيهَا اسْمُهُ.."

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar