Gelişmiş Arama
Ziyaret
27252
Güncellenme Tarihi: 2012/07/24
Soru Özeti
Selamun Aleyküm. “Emmen Yucibu’l-Muztar” duası nerede zikredilmiştir?
Soru
Selamun Aleyküm. “Emmen Yucibu’l-Muztar” duası nerede zikredilmiştir? Bu duayı öğrenmeyi çok istiyorum.
Kısa Cevap

“Emmen yucibu el-muztarre iza duahu ve yekşifu’s-su” cümlesi Kur’an’da Neml suresinin 62. ayetinde zikredilmiştir: Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz! Her ne kadar yüce Allah, şartları hazır olduğunda herkesin duasına icabet etse de ayette “zor durumda olan” sıfatına vurguda bulunulmuştur. Çünkü duaya icabet edilmesinin şartlarından biri insanın âlemdeki sebeplerden tümüyle yüz çevirmesi ve tüm kalp ve ruhunu Allah’a teslim etmesidir. Her şeyi O’ndan bilmesi ve her sorunun çözümünü onun elinde görmesidir. Bu bilinç zor anlarda gerçekleşir. Her ne kadar böyle bir bilinç bazı bireyler için zor anların dışında da meydana gelse de insanların çoğu böyle değildir. Evet, eğer insan böyle bir merhaleye ulaşırsa duaya icabet edilmesinin en önemli şartı hazır hale gelir.

Ayrıntılı Cevap

“Emmen yucibu el-muztarre iza duahu ve yekşifu’s-su” cümlesi Kur’an’da Neml suresinin 62. ayetinde zikredilmiştir: Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? İmam Sadık (a.s) ve imam Bakır’dan (a.s) bu ayetin tefsiri hakkında şöyle nakledilmiştir: Zor durumda olan kimseye Allah’ın icabet etmesi, sorunlar ve zor durumun çetinliği nedeniyle insanın Allah’a sığınması ve Allah’ın insanı rahatsız eden şeyi gidermesi demektir.[1]

Her ne kadar yüce Allah şartlar oluştuğunda her kesin duasına icabet etse de yukarıdaki ayette özellikle “zorda olan” kelimesine vurguda bulunulmuştur. Çünkü duaya icabet edilmesinin şartlarından biri, insanın tümüyle sebepler âleminden yüz çevirmesi ve tüm kalp ve ruhunu Allah’a teslim etmesidir. Her şeyi O’ndan bilmesi ve her sorunun çözümünün onun elinde olduğunu görmesidir. Bu bilinç ve bakış zor anlarda gerçekleşir. Elbette bazı bireyler için bu hal zor anlar yaşamadan da vuku bulur, lakin insanların çoğu böyle değildir. Evrenin sebepler evreni olduğu, mümin bireyin bu alanda maksimum gücünü kullanarak çalışıp çabaladığı doğrudur, lakin mümin asla sebepler evreninde kaybolmaz, her şeyi Allah’ın temiz zatının bereketinden bilir ve sebepler hicabının arkasında sebeplerin nedeni olan zatı görür ve her şeyi O’ndan ister. Evet, eğer insan bu merhaleye ulaşırsa duaya icabet edilmesinin en önemli şartını hazırlamış olur. Bazı rivayetlerde bu ayetin Hz. Mehdi’nin (a.c.f) kıyamı şeklinde tefsir edilişi enteresandır. İmam Bakır’dan (a.s) nakledilen bir rivayette şöyle okumaktayız: Allah’a yemin ederim ki sanki ben Hacerü’l-Esved’e belini dayayıp Allah’a hakkıyla seslenen Mehdi’yi (a.c.f) görür gibiyim. Ardından şöyle buyurmuştur: Allah’a yemin olsun ki Allah’ın kitabında “emmen yucibu el-muztarre” ayetindeki zor durumda olan kimse odur. Bir başka hadiste İmam Sadık’tan (a.s) şöyle nakledilmiştir: “Bu ayet, A’li Muhammed’in (s.a.a) Mehdisi (a.c.f) hakkında nazil olmuştur. Allah’a yemin olsun ki zor durumda olan odur. O, İbrahim’in makamında iki rekât namaz kılacak, yüce Allah’a el açacak, Allah onun duasına icabet edecek, sorunları giderecek ve onu yeryüzünde halife yapacaktır.”[2] Elbette bu tefsir çok açık olduğu üzere ayetin mefhumunu Hz. Mehdi’ye (a.c.f) özgü kılmak gayesinde değildir. Aksine ayetin mefhumu geniştir ve onun açık örneklerinden biri Hz. Mehdi’dir (a.c.f). Bu her yeri fesadın kuşattığı, kapıların kapandığı, bıçağın kemiğe dayandığı, insanlığın zor bir çıkmaza girdiği ve tüm dünyada zor bir durumun hâkim olduğu sırada yeryüzünün en kutsal noktasında onun dua etmesi, Allah’tan sorunları gidermesini istemesi, Allah’ın bu duayı onun evrensel kutsal devriminin başlangıcı karar kılması ve “sizleri yeryüzünde halifeler kılar”[3] cümlesinin bir örneği sıfatıyla onu ve yarenlerini yeryüzüne halife kılmasıdır.[4] Son olarak bir noktayı hatırlatmak zorunlu gözükmektedir: Bazı büyük şahsiyetler insanın zor durumda kaldığı ve sorunlarla yüzleştiği esnada bu ayeti şerifeyi okumasının iyi olacağını söylemiştir.[5] Ve halkın genelinin dilinde bu ayet-i şerife dua olarak değerlendirilmektedir. Lakin biraz daha dikkat gösterildiği takdirde bu ayet-i şerifenin dua üslubu ve akışı içinde olmadığı görülecektir. Bu yüzden imamlarımız bu ayeti okurken dua etmek istediklerinde ayeti şöyle okumaktaydılar: “Ey zor durumda olanın duasını kabul eden ve çetinliği gideren bana merhamet et ve her türlü rahatsızlık hüzün, acı ve gamı benden gider.”[6]

 


[1] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’lEnvar, c. 68, s. 118, Müessese-i El- Vefa, Beyrut, 1404 h.k.

[2] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’lEnvar, c. 51, s. 48.

[3] Neml Suresi, 62. ayet.

[4] MekarimŞirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 15, s. 520 – 522- Naşir; Daru’lKutubu’l İslamiye, çapı Tahran, çapı evvel, 1374 h.ş.

[5] Hacı Mirza CevadAga, Meliki Tebrizi, El- Muragıbat, s. 261.

[6] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’lEnvar, c. 92, s. 103.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar