Gelişmiş Arama
Ziyaret
9936
Güncellenme Tarihi: 2010/01/16
Soru Özeti
Acaba Mütalaada başarılı olmak ve daha iyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
Soru
Ben bir üniversite öğrencisiyim. Çok çalışmama rağmen derslerdeki bazı konuları anlayamıyorum. Acaba Allah’ın izniyle derslerimde başarılı olmam için bana önerebileceğiniz Türkçe tercümesiyle birlikte Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
Kısa Cevap

Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir. Bir Mütalaanın faydalı ve verimli olması için diğer işler gibi özel şartların hazırlanmasına ihtiyacı vardır.

İstenilen verimli bir mütalaa için gerekli şartlar şunlardır:

1) Hedef, istek ve irade

2) Sevinç, sabır ve tahammül

3) Düzen, programlı olmak ve mütalaa hakkında doğru ve ilmi yöntemleri bilmek

4)Dinlenme, eğlence ve spor

5) Anlama ve kavramayla uyumlu kitap seçimi

6) Sessiz, normal hava ve yeterli ışığın olduğu bir yer

7) Mütalaa etmek için sade, münasip ve standart araçların kullanılması ve bu konudaki tıbbi ve ilmi tavsiyelere uymak

8) Özet çıkartmak ve not alma

9) Ezberlemek, hatırlamak ve okunan konuların kullanılması

10) Doğru beslenme

11) Bâtıni ve manevi temizlik, özellikle sürekli abdestli olmak

12) Daha iyi anlamak için dua etmek

Yaratılmışların en bilgini olan yüce peygamberimiz (s.a.a.) Allah-u Teâlâ’dan şöyle istemektedir: “Benim ilmimi artır.” Size, okumanız önerilen duanın tercümesi şöyledir: “Allah’ım! Beni karanlıklardan çıkar ve beni kavrama nuruyla aydınlat. Allah’ım! Rahmet kapılarını yüzüme aç ve bana ilim hazinelerini ver. Rahmetin hakkına ey! Merhametlilerin en merhametlisi”.

İnşallah yukarıdaki şartlara dikkat ederek bu duayı veya anlama ve kavrama isteğinde bulunulan herhangi bir duayı her hangi bir dilde okumak mütalaa etme ve anlamanın kalitesini artırır.

Ayrıntılı Cevap

Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden dikkat etme, anlama ve üzerinde durmayla birlikte olmalıdır ve bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir.[1] Cehaletten kaçmak ve ilim ve bilim okyanusuna  dalmak, bazı şartları oluşturmaya bağlıdır ve bu şartları oluşturmadan istenilen ve verimli mütalaaya ulaşmak mümkün değildir.

Şimdi bu mübarek hedef yani başarılı bir mütalaaya ulaşmak için gerekli olan şartların en önemlilerini açıklayacağız.

Birinci şart: Mütalaa eden kimse yoğun bir istek ve iradeyle mütalaa etmelidir. Çünkü insanı asıl harekete geçiren şey, her işe ve amele olan istek ve ilgidir.

İkinci şart: Mütalaa ederken neşeli ve sabırlı olmalıdır. Çünkü halsiz ve isteksiz durumlarda ruhun mütalaa etme ve öğrenme tahammülü ve gücü yoktur.

Üçüncü şart: Uygun ve münasip bir vaktin seçilmesi; örneğin öğrenme ve ezberlemenin çok güçlü olduğu sabahın ilk vakitleri en uygun zamandır.[2]

Eğer profesyonel bir şekilde mütalaa ediyorsak, her zaman ve her saatte mütalaa edebilir ve zamanların verimi bakımından bir fark yoktur; bütün zamanlar bizim için güzel olabilir. Çünkü mütalaa etmek için uygun ve verimli saatlerin belirlenmesi için yapılan çeşitli deneylere göre, belli bir saati diğer saatlere tercih etmenin doğru olmadığı anlaşılmıştır. Ama akşam uykusundan hemen sonra yapılan mütalaaların başarılı ve istenilen verimi sağlamasının mümkün olmadığı ispatlanmıştır. Ama uyandıktan 20–30 dakika sonra mütalaa etmenin bir sakıncası yoktur ve onun verimi istenilen ölçüde olmaktadır.

Ama profesyonel bir şekilde mütalaa etmediğimiz için, istek ve meylimizin olduğu saatlerde mütalaa etmeliyiz ve meyilsiz olduğumuz anlarda ise mütalaa etmeyi bırakmalıyız.

Dördüncü şart: Mütalaaların hedefli olması, kitap ve konuların seçiminin ilmi yöntemleri kullanmayla uyumlu olması gerekmektedir. Özellikle hızlı okumaya önem verilmelidir; çünkü bilimsel açıdan doğru olmayan bütün kelimelerin üzerinde durarak kelime kelime okumak, vakti boşa harcamaya ve beyinin büyük bir kısmını kullanılmaz kılmaya sebep olmaktadır. Bunlara ilave olarak mütalaa etmek isteyen kimse, bütün saatlerini programlı hale getirmeli ve belirlediği zamanlarda mütalaa etmelidir. Bu programın bir hafta, bir ay ve bir yıl boyunca ona uyulacak şekilde ve her türlü düzensizlikten uzak olması gerekmektedir.

Beşinci şart: Mütalaa eden bir kimse, mütalaa esnasındaki ciddiyet ve azmini korumalı ve hiçbir neden onu mütalaa ve araştırmadan alıkoymamalıdır. Böylece kendi gayret ve çabasıyla ilmin zirvelerine ulaşmalıdır.

Altıncı şart: Araştırmacı ve mütalaa programına sahip bir kimse, günün birkaç saatini kendi istirahat ve dinlenmesine ayırmalıdır. Her 30–40 dakika mütalaadan sonra sağlık ve sıhhatinin korunmasının yanı sıra, ruhen ve cismen tekrar mütalaa ve araştırmaya hazır olmak için 5–10 dakika mola vermelidir.

Yedinci şart: Mütalaa edilen mekânın; sakin ve sessiz, her türlü rengârenklikten, zahiri ve göze hitap eden süslemelerden uzak olması gerekmektedir. Aynı şekilde, dikkatin dağılmasına sebep olan her şey o mekândan uzaklaştırılmalıdır. Ayrıca mütalaa  edilen mekân uygun sıcaklık, ışık ve temiz havaya sahip olmalıdır.

Sekizinci şart: Masa ve sandalye gibi mütalaa eşya ve aletleri sade ve standarda uygun olmalıdır ve mütalaa eden kimsenin de bu araçlardan doğru ve yeteri kadar faydalanacak şekilde bunları tanımalıdır. İleriki zamanlarda çeşitli rahatsızlıklara yakalanmamak için sandalyeye nasıl oturulup kalkılması gerektiği, uzun süre oturduktan sonra yürüyüş ve spor yapılması ve gözlerle okuma metinleri arasındaki mesafenin (en az 30 cm.) korunması gibi tıbbi ve bilimsel tavsiyelere dikkat edilmelidir.

Dokuzuncu şart: Kitaptaki önemli kilit başlıklar ve konuları özetlemek ve not almak ve konuları sınıflandırmak ve belirginleştirmek yoluyla konuların derinliklerine daha fazla inilebilir.

Onuncu şart: Tevekkül, tevessül ve batınî ve manevî temizlik, özellikle sürekli abdestli olmanın öğrenmede çok önemli rolü vardır.

On birinci şart:  Beden ve özellikle beyin için gerekli doğru beslenme, düşüncenin bir doğrultuda olmasını sağlar. Beslenme programı, beyinin çalışması için gerekli olan gıdayı sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Süt ürünleri, protein, tahıl ürünleri, yeşillik ve taze ve kuru meyveler; özellikle badem, ceviz, fındık yenmesi önerilmektedir.[3]

On ikinci şart: Kalbin zikir ve Allah’ı anmayla süslenmesi ve Arapça veya kendi dilinde daha iyi anlamak ve öğrenmek için dua etmek.

Yaratılmışların en bilgini olan yüce peygamberimiz (s.a.a.) Allah-u Teâlâ’dan şöyle istemektedir: “Benim ilmimi artır.”[4]

Mutalaada başarı için aşağıdaki duanın okunması tavsiye edilmektedir:

1)

اللّهمّ أخرجنی من ظلمات الوهم و أکرمنی بنور الفهم اللّهمّ افتح علینا أبواب رحمتک و انشر علینا خزائن علومک برحمتک یا أرحم الراحمین"

“Allah’ım! Beni tevehhümün karanlıklarından çıkar ve kavrama nuruyla aydınlat. Allah’ım! Rahmet kapılarını yüzüme aç ve bana ilim hazinelerini ver. Rahmetin hakkına ey! Merhametlilerin en merhametlisi”.[5]

2)

اللّهم إنّی أعوذ بک أن أضل أو أزل أو أزل أو أظلم أو أظلم أو أجهل أو" یجهل علیّ اللّهم أنفعنی بما علّمتنی و علّمنی ما ینفعنی و زدنی علماً و الحمد لله علی کل حال اللّهم إنّی أعوذ بک من علم لا ینفع و من قلب لا یخشع و من نفس لا تشبع دعاء لا یسمع"       [6]

 

“Allah’ım! Sapıtmaktan veya saptırmaktan, ayağımın kaymasından veya başkalarının ayağını kaydırmaktan, zulmetmekten veya zulüm görmekten, başkalarının cehline sebep olmaktan veya cahil kalmaktan sana sığınmaktayım. Allah’ım! Öğretmiş olduğun ilmi bana faydalı kıl ve bana faydası olacak ilmin peşinden gitmemi nasip et. Allah’ım! İlim ve bilincimi artır. Bütün hallerde gerçek hamd Allah’a mahsustur. Allah’ım! Faydası olmayan ilimden, (senden) korkmayan kalpten, doymak bilmeyen nefisten ve kabul olmayan duadan sana sığınırım.”[7]

Yukarıdaki şartlara dikkat ederek bu duayı veya anlama ve kavrama isteğinde bulunulan herhangi bir duayı her hangi bir dilde okumak zihni öğrenmeye ve araştırmaya hazırlar. Ama mütalaanın diğer şartlarına dikkat etmeden sadece bu duayı okumakla yetinirse bu  istenilen neticeyi vermez.[8]



[1] Mugehi, Abdurrahim, Reviş Mutalaa, s: 23, ilk satırdan dördüncü satıra kadar.

[2] Şeceri, f, Yadgiri Faal, s: 125, 15. Satırla 25. Satır arası, yayınevi: Encumen-i Kalem İran, baskı: 1377 (h.ş.).

[3] Aynı kaynak, s: 119.

[4] Taha, 114; bkz. Tefsir-i Hidayet, c: 14, s: 327.

[5] Kummi, Şeyh Abbas, Mefatih-ul Cinan, s: 1201, mutalaa duası.

[6] Şehit Sani, Münyet-ul Murid, s: 211.

[7] Münyet-ul Murid, tercüme, Hücceti, Seyit Muhammed Bakır, Adab-i Telim ve Tellum der İslam, s: 267.

[8] Daha fazla bilgi edinmek için: Ebzar ve Reviş tehkik, Deşti, Muhammed, baskı: Mihr-Kum, 1366 (h.ş.); Reviş-i Mütalaa, Amuziş-i Zmn-i Hizmet kurumu, 2. Baskı, 1360; Şeceri, f, Yadgiri Faal, yayınevi: İran encümenler kalemi, baskı: 1377 (h.ş.); Mugehi, Abdurrahim, Reviş Mutalaa ve Telhis.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar