Gelişmiş Arama
Ziyaret
10823
Güncellenme Tarihi: 2011/11/22
Soru Özeti
Beyaz el, asanın ejderha olması ve Hz. Musa’nın Nil’den geçme kıssası hangi tarih kitabında nakledilmiştir?
Soru
Beyaz el, asanın ejderha olması ve Hz. Musa’nın Nil’den geçme kıssası hangi tarih kitabında nakledilmiştir? Diğer peygamberler ve imamlar (a.s) hakkında çalışmış birkaç tarihçinin adını ve kitaplarını lütfen tanıtır mısınız? Müslüman olmayan tarihçilerin adını şüpheleri cevaplamak için istiyorum.
Kısa Cevap

Kur’an’ın birçok ayeti peygamberlerin mucizelerine, bu cümleden olmak üzere Hz. Musa’ya ve beyaz el, asanın ejderha olması ve Hz. Musa’nın Nil’den geçme kıssasına değinmiştir. Aynı şekilde birçok tarihi kitapta bu konulara değinilmiştir. Örneğin, İbn. Kesir el-Bidaye Ve’n-Nihaye’de ve Yakubi kendi tarih kitabında buna değinmiştir. Tarihçiler ve biyografi yazarları diğer semavî kitaplar ve masumlar ile din büyüklerinden nakledilen rivayetlerden yararlanarak, onların çoğunun adını yaşam öyküleriyle birlikte beyan etmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır:

1. en-Nuru’l-Mubin Fi Kısasi’l-Enbiya Ve’l-Mürselin, Muhaddis Cezayiri.

2. Kısasü’l-Enbiya, Fatıma Meşayih.

3. Dastan-ı Peygamberler Ya Kıssahay-i Kur’an Ez Adem Ta Hatem.

Sorunuzun ikinci bölümü hakkında ise, İslamî rivayetlerden istifade edildiği kadarıyla, hem Peygamber-i Hatem’in (s.a.a) ve hem onun hak halifesi İmam Ali’nin (a.s) ve hem de diğer imamların özellik ve erdemlerinin kutsal kitaplarda dile getirildiğini belirtmek gerekir. Ama Yahudiler ve Hıristiyanların elinde mevcut olan kutsal kitaplar değişiklik ve tahrife maruz kalmıştır. Bu yüzden rivayetlerde işaret edilen birçok konu mevcut “Ahitler”’de bulunmamaktadır. Bununla birlikte mevcut Tevrat’ta rivayetlerin muhtevasını onaylayan hususlar bulunmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Cevaba geçmeden önce bir noktayı hatırlatmak zorunlu gözükmektedir. Gayri Müslimlerin Kur’an’a yönelttikleri ve yöneltmekte oldukları tüm eleştiri ve tenkitlere ve de Kur’an’ın Allah’a ait olduğunu kabul etmemelerine rağmen, onun Peygambere müntesip olması hususunda asla kuşku duymamışlardır. Bu yüzden Kur’an en azından tarihi nakiller taşıyan en muteber bir kitap sıfatıyla referans alınabilir. Kur’an’ın birçok ayeti peygamberlerin mucizelerine, bu cümleden olmak üzere Hz. Musa’ya ve beyaz el, asanın ejderha olması ve Hz. Musa’nın Nil’den geçme kıssasına değinmiştir.

Bu ayetlerin bazıları şunlardır:

Kısas Suresi, 31 ve 32. Ayetler.

Neml Suresi, 10 ve 12. Ayetler.

Taha Suresi, 17 – 23, 66 – 70 ve 78. Ayetler.

A’raf Suresi, 136. Ayet.

Zariyat Suresi, 40. Ayet.

Aynı şekilde birçok tarihi kitapta bu konulara değinilmiştir. Örneğin, İbn. Kesir el-Bidaye Ve’n-Nihaye’de[1] ve Yakubi kendi tarih kitabında[2] buna değinmiştir. Tarihçiler ve biyografi yazarları diğer semavî kitaplar ve masumlar ile din büyüklerinden nakledilen rivayetlerden yararlanarak, onların çoğunun adını yaşam öyküleriyle birlikte beyan etmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır:

1. en-Nuru’l-Mubin Fi Kısasi’l-Enbiya Ve’l-Mürselin, Muhaddis Cezayiri.

2. Kısasü’l-Enbiya, Fatıma Meşayih.

3. Dastan-ı Peygamberler Ya Kıssahay-i Kur’an Ez Adem Ta Hatem.

Sorunuzun ikinci bölümü hakkında da şunları söylemek gerekir: Eğer kastettiğiniz şey, imamların şahsiyetinin (a.s) tevhide dayalı dinlerin kitaplarına nasıl yansıdığıysa, bu durumda İslamî rivayetlerden istifade edildiği kadarıyla, hem Peygamber-i Hatem’in (s.a.a) ve hem onun hak halifesi İmam Ali’nin (a.s) ve hem de diğer imamların özellik ve erdemlerinin kutsal kitaplarda dile getirildiğini belirtmek gerekir. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyuruyor: “Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden birtakımı bile bile gerçeği gizlerler.”[3] Bu ayet önemli bir hakikati gün yüzüne çıkarmaktadır ve bu şudur: İslam Peygamberinin (s.a.a) ruhî, cismanî sıfatları ve diğer özellikleri önceki kitaplarda açık ve şeffaf bir şekilde belirtilmiş ve onun kâmil portresi bu kitaplar ile haşir neşir olan kimselerin zihninde yer edinmiştir. Bir rivayette nakledildiğine göre Yahudi bir fert İmam Ali’den (a.s) senin amcaoğlun Muhammed’in, senin ve evlatlarının Tevrat’taki adı nedir, diye sorar. İmam Ali (a.s) şöyle cevap verir: “Tevrat’ta Muhammed’in adı “Tab Tab”, benim adım “İlya” ve evlatlarımın adı da “Şübber ve Şebir”’dir. Yahudi bu cevabı duyunca hemen Müslüman olur ve iki şahadeti söyler. Allah’ın birliği ve Peygamberin (s.a.a) elçiliğine şahadet ettikten sonra İmam Ali’nin (a.s) vasiliği ve velayetine şahadet eder.[4] Bu rivayetten istifade edildiği üzere İmam Ali (a.s) Peygamberin (s.a.a) halifesi ve vasii sıfatıyla açık ve net bir şekilde Tevrat’ta geçmektedir. Eğer böyle olmasaydı, Yahudi hemen İmam Ali’nin (a.s) sözlerini kabul etmezdi. Aynı şekilde Ehli Beyt imamlarının (a.s) tümünün mübarek isimlerinin Tevrat’ta geçtiği ve İbranicede şöyle olduğu nakledilmiştir: Mizmiz (Mustafa), İlya (Ali Mürteza), Kayzur (Hasan Mücteba), İrytil (şehid Hüseyin), Meşfur (Zeynülabidin), Meshur (İmam Bakır), Meşmut (Cafer Sadık), Zumera (Musa Kazım), Hazad (Ali b. Musa Rıza), Teymura (Muhammed Taki), Nestur (Ali Naki), Nukaş (Hasan Askeri), Kadimunya (Muhammed b. Hasan) Zahibü’z-Zaman (a.c).[5] Ama Yahudiler ve Hıristiyanların elinde mevcut olan kutsal kitaplar değişiklik ve tahrife maruz kalmıştır. Bu yüzden rivayetlerde işaret edilen birçok konu mevcut “Ahitler”’de bulunmamaktadır. Bununla birlikte mevcut Tevrat’ta rivayetlerin muhtevasını onaylayan hususlar bulunmaktadır. Tevrat’ın var oluş seferinde şöyle belirtilmiştir: “Ey İbrahim senin İsmail hakkındaki duanı duydum. Şimdi ona bereketlendirecek, verimli kılacak ve yüce bir makama yükselteceğim. Onun evlatlarından on iki önder çıkacaktır.”[6] On iki önderin Ehli Beyt imamlarından (a.s) başka bir şeye uyarlanmadığı apaçıktır ve bu konuda bulunan rivayetlere bakıldığında kastedilenin kesinlikle bu yüce şahsiyetler olduğu söylenebilir. Hıristiyanların resmi İncillerinde İmam Ali (a.s) hakkında özel bir konuya rastlanmamaktadır. Elbette böyle bir beklenti içinde de olunmamalıdır; zira gerçek ve hakiki İncil elde mevcut değildir ve mevcut İnciller gerçekte bazı havarilerin görüşleri olup İsa’nın (a.s) göğe yükselmesinden yıllarca sonra toplanmış ve düzenlenmiştir. Bu yüzden İncillerde birçok çelişki ve ihtilaf göze çarpmaktadır. Bu nedenle güvenilir değildirler. Bununla birlikte, ahitlerin müjdeleri kitabının yazarının söylediğine göre Barnaba İncilinde, İmam Ali (a.s) her türlü yetkinliğe layık biri sıfatıyla anılmıştır.[7] Ama sorulmak istenen husus, dinler ve mezheplerin önemli ve muteber şahsiyet ve yazarlarının imamlar (a.s) hakkındaki görüşünün ne olduğuysa, bu durumda genel olarak imamların ve özel olarak da İmam Ali’nin (a.s) şahsiyetinin diğer dinlerin ileri gelenleri ve düşünürleri için bilinmez olmadığını belirtmek gerekir. Hıristiyanların en büyük yazarlarından sayılan Coerce Courdak şöyle demektedir: “Ezel gibi bir geçmişi ve de ebediyet ve engin bir derinlik gibi baki geleceği olan insanî hakikati insan akıl ve bilinciyle tanıştıracak Ali gibi yüce bir insan tanıyor musun?” Hıristiyanların büyük şahsiyetlerinden ve güçlü yazarlarından ve düşünürlerinden bir olan Cibran Halil Cibran şöyle demektedir: “Ben, Ebu Talib’in evladının külli ruh ile ilişki kuran ilk Arap olduğuna inanıyorum. O, külli ruhun namelerini daha önce bunu hiç duymamış bir halkın kulağına okuyan ilk Arap şahsiyetti. O, misyonunu dünyalılara ulaştırmadan bu dünyadan göçtü. O, peygamberleri kavrama kapasitesi bulunmayan ve peygamberlere layık olmayan toplumlara gelen peygamberler gibi bu dünyadan gitti. Allah’ın bu işten kendisinin daha iyi bildiği bir hikmeti vardır.” Hıristiyan düşünür Mihail Nuaym şöyle demektedir: “Her ne kadar üstün bir deha ve yeteneğe sahip olsa da hiçbir tarihçi ve yazar bin sayfalık bir külliyatta olsa bile Ali (a.s) gibi büyük bir insanın kâmil portresini betimleyemez.”[8]

Daha fazla bilgi edinmek için tavsiye edilen kaynaklar:

1. İmam Ali Usve-i Vahdet, Muhammed Cevad Şiri.

2. İmam Ali Ve Ahlak-ı İslamî, Muhammed Deşti.[9]

3. el-İmam Ali Sovtü’l-Adaleti’l-İnsaniyet, Coerce Courdak.

İmamlar hakkındaki sorunuz bağlamında bu alanda yapılan ve bu sitede mevcut olan araştırmalara müracaat ediniz:

İndeks: “Kur’an’da İmamların İsimleri” sayı: 1223.

İndeks: “Kur’an’da İmamların Özelliği”, sayı: 2444.

İndeks: “İmamet Ve İmamlara İnanmanın Delilleri”, 2707.



[1] el-Bidaye Ve’n-Nihaye, Ebu’l-Feda İsmail b. Ömer b. Kesir ed-Dımeşki (M.S 774 ), Beyrut, Daru’l-Fikir, 1407/1986.

[2] Tarih-i Yakubi, Ahmed b. Ebi Yakub b. Vazih Yakubi (M.S 292), tercüme-i Muhammed İbrahim, Ayeti, Tahran, İntişarat-ı İlmî Ve Ferhengi, çap-ı şeşom, 1371.

[3] Bakara, 146.

[4] Tusi, Hamza, es-Sekaf Fi Menakıb, Kum, Ensariyan, dovvom, 1412 k, c. 2, s. 147.

[5] Saduk, Uyun-i Ahbari’r-Rıza, Beyrut, Müessese-i İlmî Metbuati, evvel, 1404 k, c. 2, s. 147.

[6] Tevrat, Sefer-i Peydayış, 17/20, s. 14.

[7] Sadıki, Muhammed, Beşaretü’l-Ahdeyn, Tahran, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, 1362 h, s. 213.

[8] Caferi, Muhammed Taki, Şerh-i Nehcü’l-Belağa, Tahran, Defter-i Neşr-i İslamî, çarom, 1380 h, c. 1, s. 173.

[9] Merkez-i Mutalataat Ve Pejuheşhay-ı Ferhengi Hovze-i İlmiye.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5411 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Kur’an’da gelen ‘Sadugatihinne ve ‘Ucurehunne’ neyin hakkındadır?
    6206 Tefsir 2012/02/22
    ‘Sadugatihinne’[1] daimi evlilik hakkındadır ve mehir için ‘Sıdak’ denmiştir.[2] Bu kelimenin geçtiği ayet, kadınların kesin haklarının birinden bahsetmekte ve koca, karısı bağışlamadığı sürece[3] karısının mehrini ödemesi ...
  • Hz Ali’nin kendi hilafeti döneminde omzunda kırbaç taşıyarak sokak ve çarşıda hareket ettiği ve suçluları cezalandırdığına dair nakledilen hadis doğru mudur?
    6452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Hz Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu: Bu içerikte nakledilen rivayet sadece Hz Ali’nin Küfe’de bulunduğu, çarşıda gezdiği ve halkın tavsiyeleri ciddiye alması için yanında belirtilen kırbacı yanında taşımasıyla ilgilidir. Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpeygani’nin (Allah ömrünü uzatsın) Bürosu:
  • Ehl-i beyt’i neden birkaç kişide sınırlıyorsunuz?
    6841 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Ehl-i Beyt’in on dört masumlarda sınırlandırılması, beşeri bir sınırlandırma değildir. Tathir ayetinden ve Peygamber (s.a.a.)’den gelen rivayetlerden anlaşılan bir sınırlamadır.Bu iddianın ispatlanması için birçok rivayet delil olarak getirilebilir.1) Kuran-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’e Arapça olarak indirilen ilahi bir kelamdır. Allah’ın ...
  • Eğer taklit mercileri zamanın imamı (a.s) tarafından seçiliyorsa müçtehit ve veliyy-i fakihi tanıtan diğer kaynakların rolü nedir?
    5068 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Dikkatleriniz için teşekkür ederiz. 1393. sorunun yanıtında işaret ettiğimiz gibi İmam belirgin bir şahsı hâkimiyete atamamış, sadece fakihleri genel bir şekilde atamıştır. Bundan dolayı zamanın imamı (a.s) tarafından mercilerin seçilme ve teyit edilmesinden kasıt, özel bir şahsın seçilmesi ve teyit edilmesi değildir. Sadece masum (a.s) ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6900 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19865 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Babam şehid olmuştur ve ben o dönemde ergin değildim ve onun ne kadar namaz kazası olduğunu bilmiyorum. Yükümlülüğüm nedir?
    5088 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre, eğer babanın kazası varsa, onun vefat etmesinden sonra en büyük oğlunun kaza namazlarını yerine getirmesi farzdır. Babanın vefat ettiği zamanda oğlun ergin olup olmaması bir şeyi değiştirmez.[1] Eğer oğul kaza namazlarının sayısını bilmiyorsa, kesin ...
  • Bütün amellerimizi nasıl halis niyetle yerine getirebiliriz?
    10593 Teorik Ahlak 2009/12/20
    İhlâs; yapılan her işte ve kullukta asıl hedefin, başkalarının değil de Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için olmasıdır. Bunun için öncelikle ihlâsa mani olan şeyleri yani; riyakârlığı, dünyaya bağlılığı ve şeytanın vesveselerini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Sonra imanı güçlendirme, Allah-u Teâlâ’yı tanıma, ihlâsın değeri ...
  • Mecbur kalınca günah işlemenin hükmü nedir?
    8733 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Dini öğretilere göre şer’i sorumluluklar insanın ihtiyar ve özgür iradesine bağlıdır; yani insan özgür iradesiyle güzel bir ameli yaparsa mükafatı hakkeder. Dolayısıyla şia fıkhında sorumluluğun kaldırıldığı yerlerden biri mecburiyettir. Müslüman biri haram müzik dinlemek gibi özgür iradesiyle yapmayacağı bir ameli mecburiyetten dolayı yaparsa burada ...

En Çok Okunanlar